2040 tan Mektup

Day 2,654, 08:24 Published in Turkey Turkey by EmilyanoZapata

Adım Mehmet Mehmetoglu, 60 yaşındayım, iki çocuğum var. Araba taksidine giren, fatura ve prim ödeyen, aşağı yukarı on senelik emeklilik hayatında rahat edebilmek için hayatı boyunca çalışan, yediği azarları sineye çeken, gazetelerin en çok spor sayfasını okuyan ama başka bir konu hakkında oturup iki satır yazı okumayan, kulaktan dolma bilgilerle fikir sahibi olan ve o fikirleri körü körüne savunan ortalama bir denyoya dönüştüm.

Oğlum iki yıldır iş arıyor. Başvurduğu her işte, ondan öyle bir şey isteniyor ki, sırf onu bulamadığı için iki yıldır reddediliyor. İstedikleri o şeyin, söyledikleri şey olmadığını biliyorum, ama eskiden buna ne denildiğini hatırlamıyorum. Başvurduğu her işte kendisine zengin veya sözü geçen bir tanıdığının olup olmadığı soruluyor, o da kimsenin ismini veremiyor. İşte bunun adına "REFERANS" deniyor. Biz eskiden ne diyorduk bu kelimeye?

Yan apartmanımızda bir hatun oturuyor. Her cumartesi akşamı bir başka lüks arabayla eve bırakılır, kendisini eve bırakan herifi muhakkak yukarı davet eder. Internet'teki arkadaşlık sitesinde arkadaşız onunla, bin küsür arkadaşı var. Her gün muhakkak yeni fotoğraflarını sergiler o sitede, o siteyi her açtığımda bu hatunun bacak ve kıç sahibi olduğunu gösterme çabasındaki fotoğraflarını görürüm. Arkadaşları ona "SOSYAL" diyor.

Bugünlerde bir futbolcu, ezeli rakibi olan takıma daha fazla para için transfer olabilir. Bir siyasetçi bugüne kadar savunduğu fikirlerin 180 derece tersini savunan bir başka partiye geçebilir. Bir gazeteci, bir anda bugüne kadar yazdıklarının tam tersini anlatmaya başlayabilir. İşte biz bunların hepsine "PROFESYONEL" diyoruz.

Vatan toprağını ve devlet şirketlerini ucuza satan, takım elbiseli teröristlerle gizli anlaşmalar yapan liderlerimiz var. Bunun adına "DIPLOMASI" diyoruz. Takım elbise giyenler ise "TERORIST" olamazlar burada.

Geçen gün eski iş arkadaşım ailesiyle beraber bize misafirliğe geldi, sekiz yaşında bir çocukları vardı. Çocuk sürekli annesinin yanına gelip Gamestation denilen elektronik aletiyle oyun oynamak istediğini söylüyordu. Annesi ilk başta vermek istemedi, bu aralar çok oynuyormuş ve bu onun için zararlıymış. Çocuk aleti alamayınca g*tüne köz basılmış at yavrusu gibi tepinmeye başladı evin içinde. Bizim çekmeceleri açıp içindekileri boşalttı, hanımın makyaj malzemeleriyle yerleri boyadı, bağıra bağıra ağladı. Annesi onun için "HIPERAKTIF" diyor.

İki aylık bir kurstan sertifika alıp "UZMAN" olan insanların yazdığı kitaplar yok satıyor burada. Bu insanların bazılarına "YASAM KOCU", bazılarına "ASTROLOG", bazılarına "UNLU METAFIZIKCI" diyoruz.

Elinde s*kindirik Ufo fotoğraflarıyla dolaşan bir adam var mesela, ona da "UFOLOG" diyoruz. Böyle ünvan sahibi olunca daha ciddi bir etiketi oluyor.

Burada televizyona birtakım adamlar çıkıyor sık sık, bu adamlara bilir kişi gözüyle bakıyoruz toplum olarak. Onları bilir kişi yapan tek vasıfları ise o televizyona çıkabilecek referansa sahip olmaları. Referans dedim ama, o kelimeyi kullanırken başka bir şey kastediyorum aslında, dedim ya hatırlayamıyorum. Neyse işte bu referans sahibi dallamalar bazen insanlara kötüyü iyi, iyiyi de kötü diye yedirmeye çalışıyorlar. Yaptıkları konuşma için ise haberin alt başlığında "EZBERBOZAN 😃" yazıyor. Ezber bozan, yani aç ağzını aç kamyon geliyor.

"PAYLASIM" artık bir internet sayfasına fotoğraf veya komik video yüklemenin adı oldu.

Yapmadığımız şeyleri yapmışız gibi gösteren, "MODERNLIK" ayağına bizi bir arada tutan değerleri terk etmemizi öğütleyen insanlara "AYDIN" diyoruz.

"DIN" dedin mi şöyle bir süre konuşmadan duruyoruz. Hani pek samimi olmadığın bir insanla konuşurken bazen ağzından ağır bir küfür kaçar, sen utanırsın, karşındaki sana "Densiz herif, bu laf söylenir mi şimdi?" dercesine bakar, bir beş saniye boyunca şokla karışık sessizlik anı olur ya, işte "DIN" denilince de öyle bir hava esiyor burada. "Biraz zaman geçsin de, konuşmaya devam ederiz" diye düşünüp susuyoruz.

Bizim artık birbirimizi değil, sadece kendimizi düşünmemiz gerekiyor, zira modern dünya bunu gerektiriyor. Duygusallık yapıp başkalarının canına değer veren hatta canını veren salaklara da "VATANSEVER" veya "MILLIYETCI" diyoruz. Bu kelimelerin iyi anlamlara geldiği zamanları az çok hatırlıyorum, ama artık bunlar da kahrolması gereken şeyler kategorisinde bizim için. Vay a…

İnsan, kelimeler olmadan düşünemez. Bir insanın düşüncelerini değiştirmek için doğrudan düşüncelerini değiştirmeye çalışmazsın, zira buna karşı tepki koyar. Fizik yasalarına göre her etki, kendisine eşit kuvvette ve ters yönde bir tepki yaratır. Bu nedenle bir insanın düşüncelerini değiştirmek için, bildiği kelimelerin anlamlarını değiştirirsin. İşte buna tepki göstermezler, zira şekle tapan salak insan, görünüş aynı olduğu için değişikliği fark etmez. Fark etmeden bir zamanlar sevdiği şeylerden, artık nefret etmeye başlar. Bir zaman nefret ettiklerini, artık sevip bağrına basmaya başlar. O ise hâlâ sevip nefret ettiklerinin aynı olduğunu zanneder.

Adım Mehmet Mehmetoglu, 60 yaşındayım. Modern, aydın, diplomatik, profesyonel denen insanların hastası, dindar veya vatansever denen insanların düşmanıyım.

Çok pişmanım.